Bu sabahımız, diğer sabahlardan biraz daha gürültülü geçti. Sanırım dün akşamdan kalan “dağınıklık” konusu yüzünden. Olsun. Ben seni seviyorum, senin de beni sevdiğini düşünüyorum.

Dün, Güven Sanat’tan aldığımız maske ve -diğer akrilik boyalarına ek olarak aldığımız- kahverengi boya ile birlikte, maske boyaması yapman için bir takım hazırlıklar yaptık. Bu hazırlıklar biraz da kendim için fakat yinede seni kısıtlamamak adına, bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Evde, halının – masanın üstünde, akrilik boya ile çalışma yapılmasına izin verecek bir ebeveyn olduğunu sanmıyorum. Varsa bile, iyi bir şey yapmıyor.

Seni, masken ve boyalarınla yalnız bırakıp gittikten; yaklaşık yarım saat sonra odaya tekrar geldim. Seni, masanı kapladığımız naylonun dışında, not kağıdı üzerinde boya karıştırırken gördüğümde gerçekten sinirlendim. Sanırım film burada koptu. Böyle bir şeyi neden yaptığını yüksek sesle sorarken; saçlarının, kollarının ve halının boya olduğunu gördüm. Üstüne; boyalı ellerle piyano çalmaya başlaman, beni hepten coşturdu. Etraf dağınık – eller boyalı (sanırım beni yatıştırmak için) piyano başındasın.

Öncelikle seni kucaklayıp, banyoya bıraktım ve duş alman gerektiğini söyledim. Tabii hiç bir şey olmamış gibi, şarkılar eşliğinde banyoya girip duşunu aldın. Aklında en ufak bir şey olmadığına eminim 🙂 Gamsızsın.

O esnada, odanı toparladım, halı üzerinde bulunan boya lekesini çıkardım, etraf eski haline geldi ve her şey normale döndü. Üzerini giyip, saçlarını taradıktan sonra piyano çalmaya başladık. Gayet güzel bir ders sonrasında; bugün çizgi film izleyemeyeceğini söyledim. Bahsetmesem, kesinlikle izlemek istemeyecektin fakat, ben “hayır” dediğim için; içinde, ani bir istek oluştu. Meyve hazırladığım esnada, “Dünya’nın En İyi Makasları” programını izlemek istediğini söyledin. Discovery Science’te yayınlanan “Nasıl Yapılmış” programından bir bölüm istemiştin. “Makaslardan daha iyi olabilir” diyerek, kanalı açtım fakat o esnada çizgi film krizi tekrar geldiği için ağlamaya başladın 🙂

‘Şirinler’de; Şirine’nin, sihirli kuyunun başında ağlarken, gözyaşının kuyuya damlaması sonucunda, kuyunun “bir kızın gözyaşından daha değerli bir şey olmadığından dolayı” isteğini gerçekleştireceğini söylediğini’ benimle birlikte sende hatırlıyorsun sanırım. Sinirli kuyu, dileğini gerçekleştirmek için, kendisinden çok değerli bir şey istemişti.

Gözyaşını, elime damlatmaya çalışman başarısızlıkla sonuçlanınca, Discovery Science’yi de kapatıp, sadece meyveye kaldık. Uyku saatin yaklaşmıştı. Çizgi film için ağlayacağına, yatağında kitap okuyabileceğin ve/ya odanda etkinlik yapabileceğini söylediğimde mutlu olup, odanda uyku saatine kadar zaman geçirdin.

Buraya kadar olan her şey normal biliyo musun? Bunları sana neden anlattığıma gelelim.

Discovery izlerken, bilgisayarı kapattığım da, -büyük ihtimalle- bilgisayarı kendi başına açabileceğini göstermek için bilgisayarı açtın ve bir süre Spotify’dan müzik dinledik. Bilgisayarı açtığın esnada sinirliydin. İlk denemende açamamış bile olabilirsin.

Ertesi gün olup da okula gittiğinde, bilgisayarı açmam gerekti. Açma/Kapama düğmesi içeri geçmişti. 5 yıldır sürekli olarak bastığım düğmeye, bir kez basmıştın ve düğme içeri geçmişti. Tornavida ucu ve bilgisayarın iç kısmından, ne kadar düzeltmeye çalıştıysam da başarısız oldum. Güçlüsün, enerjin var fakat ayarsız enerjisin. Metro reklamında ki “ayarsız enerji”, Bridgestone reklamında ki “kontrolsüz güç” sensin.

Bilgisayarı açmak isteme sebebim ise; N11’de piyasaya fiyatının altında satılan akrilik boyaların hepsinden almaktı. Düğme ve bilgisayarla 1 saat uğraştığım için boyaları da almadım tabii. Şaka şaka 90 TL’ye kıyamadım. 1 – 2 güne kadar alacağımdan hiç şüphen olmasın.

Şu anda bilgisayar düğmesi çalışmıyor. Büyük ihtimalle de böyle kullanacağım. Düğmenin kablolarını yan taraftan çıkardım, düz kontak yaparak çalıştırıyorum. Bu yazıyı okuduğunda bakarsın, çok uzunca bir süre, bilgisayarımı değiştirmeyeceğime eminim.Önce iPad Pro almamız lazım 🙂

Categories:

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.