Çocukluğumdan beri her zaman doğal ortamları sevmişimdir. Köyü, dağları, orman ve göller gibi doğal olan her şey bana mutluluk vermiştir. Bu sevgiyi yaşamanın ve doymanın en kolay yolu kamp yapmak olsa da, sana kadar böyle bir şey yapmadım, yapanın yanında bile bulunmadım. Her zaman yazılar okudum, kısa videolar ve filmler seyrettim ama tek başıma gidecek cesareti bir türlü gösteremedim. Hatta cesaret göstermeye teşebbüs bile etmedim. Hazırlıklarım sürekli oldu tabii.

Tarihini hatırlayamadığım, senin henüz doğmadığın yada çok küçük olduğun bir gün İstanbul’dan – Sivas’a yürümeye karar verdim ve profesyonel hazırlıklara başladım. Sırt çantası, çadır, uyku tulumları gibi yüksek maliyetli ürünleri aldıktan sonra yıllarda sadece hazırlık yaptım. Mart 2021 itibari ile hala gidebilmiş değilim fakat bu hazırlıklar çok güzel günlerin yaşanmasında büyük roller oynadı. Evde çadırın ve uyku tulumlarının olması ve yüksekte duruyor olmaları seni sürekli olarak gıdıkladı. İlk başta evin içerisine, balkona ve bahçeye kurduğumuz kamplar, Ömerli Barajı çevresine, Bolu Yedigöller’e kadar gitti. Şuana kadar çok güzel dediğimiz 2 kampımız oldu ve en büyüğüne şu anda hazırlanıyoruz

Ömerli Barajı kampı sırasında çektiğimi tüm fotoğraflar, bir sonraki hafta yaptığımız kano gezisi sırasında cep telefonum ile birlikte Ege Denizi’nin dibini boyladığı için o güne ait sadece 1 veya 2 fotoğrafımız var ama yaşadıklarımız hala aklımda.

Şu anda şaşırdığım bir cesaretle, evden uzak ilk kampımız için 23 Ağustos 2019 – Cuma günü sabah 09:00 sularında evden ayrıldık. Konumu daha önce gidip tetkik ettiğim için kolay bir şekilde kamp yapacağımız alana ulaştık. Ömerli Barajı kıyısında, biz temizleyene kadar her yeri çöp içinde olan yemyeşil bir alan.

Kampımızı kurup ilk iş olarak çöplerimizi topladıktan sonra gün boyu göl kıyısında yürüyüş yapıp kavgalar ettik. Göl kenarında balık yakalayan Cemalettin abi ve arkadaşları ile tanışıp, gölde yakalayıp yağda kızarttıkları balıklardan bile yedik. Tabii, senin düşüşün, midyenin bileğini kesmesi gibi hatırlamak istemediğimiz hadiseler de yaşandı. O zaman ve her zaman beni en çok şaşırtan konu ise; Cumartesi günü abim ve eşinin bizi bulabilmesiydi. En ufak bir detay bilmeden, kısa bir arayış sonrasında biz bileğin için eczaneye gittiğimiz sırada kamp yerimizi bulup bizi beklemesi hayat boyunca en çok şaşırdığım konulardan biri olmuştur. Onlar geldiğinde Cuma gününün sakinliğinin olmayışı, her yerin piknikçilerle dolu oluşu güzel bir detay değildi ve abiminin eşinin etrafı beğenmemiş bakışları gözümün önünden gitmiyor olsa da, sana her zaman söylediğim gibi detayların güzellikler üzerine gölge düşürmesine de pek fazla izin vermemeye çalışıyorum.

Sonrasında Yedigöller’de 1 veya 2 gece yaptığımız kamp, ilkine göre çok daha başarılı ve eksiksiz olsa da, en başarılı ve uzun soluklu olacak olana hazırlanmaya başladık.

Covid-19’la geçen yaklaşık 2 okul sezonu ve 1 yaz tatili sonrasında, gelecek yaz tatili ile ilgili uzunca bir kamp planlıyorum ve detaylarla boğuşabileceğim tam 3 ay var. Bu detaylar çözülemeyecek sorunlar değil aslında. Araçta bulunan 2. akünün telefon, tablet, telsiz gibi şarjlar için ne kadar dayanabileceği, almaya kararlı olduğum jeneratörün ne kadar verimli olacağı gibi hiç bir kamp ve seyahatte, bir çok kişinin umursamayacağı detaylar beni yoruyor. Yedek akümüz var, jeneratör alacak olma ihtimalimiz ise %200 fakat yine de jeneratör sesini uzakta tutmak için 35m uzatma kablo, akü voltajını kontrol edebilmem için voltmetre, bisikletler (için taşıyıcı), su ve yedek yakın bidonları gibi türlü türlü dertler. Bunlar için arabamızın arkasına takabileceğimiz bir römork, kamp yeri bulamadığımız zamanlarda araç içerisinde hiç düşünmeden uyuyabilmek için çok iyi olurdu. Römork olmaması durumunda, kamp kurmadan araç içerisinde yatmamız biraz rahatsız olacaktır. Çadırda veya sıradan bir otomobil içerisinde yatmaktan katbekat daha konforlu olacaktır fakat ekstra ekstra konforlu olmayacağı düşüncesi de aklımı kurcalamıyor değil.

Bunları yazarken, arka 3’lü ve 2’li arasında bulunan kocaman boşluğun yatmak için yeterli olduğu aklıma geldi.

Bu yazıya tam olarak ne amaçla başladığımı bilmiyorum, Ömerli Kampından mı, Ege kıyılarında geçireceğimiz günlerden mi bahsetmek istedim tam olarak hatırlayamıyorum ama İznik Gölü çevresinde başlayıp; Kuş Cenneti sonrası Manyas Gölü, Çanakkale, İzmir ve Muğla gibi, önceden planladığımız ve yolda hoşumuza gidebilecek tüm noktalarda kamp yapma ve kanoyla gezme planı çok eğlenceli geliyor. 9 yaşında kocaman kız olduğu için bu gezi kolay ve keyifli olarak fakat 6 ve 7 yaşlarında bana büyük geliyordu. Hatta o zaman ettiğimiz kavgaları, yaptığımız tartışmaları düşününce çok utanıyorum.

Gezimiz sonrasında yine kamplayarak Sivas’a gitmeyi, orada da 1 – 2 gece dağlarda yatıp kalktıktan sonra seni orada babaanne ve dedenle bırakıp İstanbul’a dönmeyi planlıyorum. Bunu yazmanın hüzün vereceğini hiç düşünmezdim ama biraz ayrı kalmak ikimize de iyi gelecektir. Seni çok seven ve her zaman tahmin edebileceğinden çok fazla sevecek olan bir baban olduğunu unutman, bana bu hayatta yapabileceğin en büyük kötülüklerden biri olur. Ayağını denk al, görüşürüz.

Categories:

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.