Uzun zamandır bu konu ile ilgili ne yapmam gerektiğini düşünüyorum.

Hatırladığımız 1900’lü yıllarda, cep telefonu ve internet henüz bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda; sevilen kişiye ait bir fotoğraf, cüzdanda taşınırdı. Vapurda tanıştığınız veya uzun zamandır görmediğiniz birisine rastlayıp, çocuğunuzdan bahsederken; cüzdanda bulunan fotoğrafı gösterilirdi. Vesikalıklar çekildiğinde, eski alta gelecek şekilde yerleştirilir veya yenilenirdi. Çocuğu olmayanlar, cüzdanın transparan cebine eşinin – sevgilisinin fotoğrafını yerleştirirdi; Daha sonraları sevgili eş olur, onun yanına çocuğun fotoğrafı gelirdi.

Zaman ilerledi, cep telefonları çıktı. Fotoğraflar cep telefonlarıyla çekildi ve sevdiklerimize ait fotoğraflar bu cep telefonlarında saklanmaya başlandı. Fotoğraf olayı daha fazla gelişti. Artık sevdiğimiz insanlara; sevdiğimiz kişilerin fotoğraflarını göstermek için yanlarında bulunmak gerekmiyor; Facebook, Twitter, Instagram üzerinden 7 düvele yayın yapılabiliyordu.

Bu olayı sevmedim.

2007 yılında Facebook’tan haberim olduğunda adım ve soyadım ile kayıt olup, masumane fotoğraflar paylaştım. Fakat olay büyüdü, büyüdü gösterişin çok çok üzerine çıktı. Artık gösteriş yapmayanların paylaştığı fotoğraflar da aynı muameleyi görmeye başladı. İnsanlar, düşman çatlatmak için fotoğraflar paylaşmaya, bakanlar da; “görgösüze bak görgüsüze” diyerek, fotoğrafları “like”lamaya başladı.

2012 yılında Instagram çıktığında, burada sanatsal fotoğraflar çekilip – paylaşılacak diye düşünmüştüm. Öyle başladı aslında. İlk selfie’yi gördüğümde; “adama bak, instagram’a kendi fotoğrafını yüklemiş” diye düşünmüştüm. Şu anki durumdan bahsetmeye gerek yok. Parayla beğeni – takipçi satın alınıyor, insanlar sayaçlarındaki sayılar yükselsin diye; bakmadan birbirlerinin fotoğraflarını beğeniyor.

Maalesef arada kalanlar oldu. Bu sebeple, kızımla ilgili anılarımı burada toparlayıp; birisine anlatırken, aile albümü gibi, burayı açıp göstermeye karar verdim. Hem, ara ara anılarımızı da yazarız. Kızım büyüdüğünde, gözlerimi kısıp, hatırlamaya çalışmak zorunda kalmam. Veya önce buradan okuyup, gözlerimi kısarak; hatırlamaya çalışır gibi yaparım. Yaşlı baba olmak; zor hatırlamayı gerektirebilir.

Aslında hiç hatırlayamamaktan korkuyorum. Sosyal medya uygulamalarını kullanamadığım için fotoğrafları biraraya getirmek istiyorum evet ama anılarımızı yazmayı da, en az onun kadar istiyorum. Hatta, fotoğraflardan daha çok, anılarımızı yazmak istiyorum.

Kızım, vaktinin büyük bölümü benimle birlikte geçiyor. Birlikte gülüyoruz, spor yapıyoruz, geziyoruz. Birbirimize sinirlenip isyan ediyoruz. Bazı zamanlarda; ikimiz de, söylenirken saçmalıyoruz ve söylediklerimizden bir şey anlaşılmadığını sonradan fark ediyoruz.

Ben dünyadan erken ayrılırsam veya alzheimer olursam; kızıma bugünleri anlatacak kimse olmayacak. Evet, burası tam olarak bunun için. Burada like yok, görüntülenme sayısı yok, sidik yarışı yok.

Burası bizim anı depomuz.

Categories:

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.